Şimdi gökyüzünde Saturn-Uranüs karşıtlığını deneyimliyoruz. Bu karşıtlık iki yıllık bir süreye yayılmasına rağmen kesinleştiği tarihler 2 Kasım 2008, 5 Şubat ve 15 Eylül 2009, 26 Nisan ve 26 Temmuz 2010’dur. Astrolojinin bu tür tarihsel döngüleri bariz olaylarla görülseler dahi, içinde yaşarken kavramakta zorlanacağımız, ancak araya mesafe koyarak anlamlandırabileceğimiz değişimleri simgelerler. Karşıt açı iki cismin enerjileri arasındaki kutuplaşmanın zirvesini simgeler. Bu karşıtlık yarattığı zorluklarla farkındalık sağlar ve ilişki açısıdır. Ben-sen veya ben ve ötekidir. Bu öteki bizim ortağımız, eşimiz ya da açıkça bize düşman olduğunu söyleyen kişidir. Karşıtlıkta hüner, düşüncelilik ve bilgelikle dengeyi tutturmaktır. Kişisel açıdan, karşımızdakilerin bizi engellediğini, geciktirdiğini, yolumuzda durduğunu, bize karşı çıktığını veya içsel olarak aslında bu karşıtlığın içimizde olduğunu hissederiz.
Gökyüzünün halkalı gezegeni Satürn’ün enerjisi, kısıtlayarak bir form vermeyi ve inşa edebilmeyi simgeler. Zamanla değerini ispatlamış olanı korur, geleneğe saygı gösterir. Gölge yönüyle giderek muhafazarlaşır, baskıcı ve hapsedici olur.
Uranüs 1781 yılında keşfedilerek güneş sistemimizin bilinen sınırlarını altüst etmiş, bir bakıma bizi bilinenden özgürleştirmiştir. Keşfedildiği dönemde dünyada Fransız İhtilali (1789) ve Kuzey Amerika'daki Bağımsızlık savaşı (1781) yaşanmaktadır. Dolayısıyla Uranüs’ün simgeledikleri özgürlük, eşitlik ve kardeşliktir. Sembolik enerjisi elektrik gibi anidir. Gölge yönüyle anarşiktir.
Uranüs’ün ismini astronom Bode koymuştur. Satürn’ün Jüpiter’in babası oluşu gibi yeni gezegenin de Satürn’ün babası Uranüs olarak isimlendirilmesi gerektiğini savunmuştur. Satun ve Uranüs mitolojide daha sonraki nesillerin babası olan, hayat verici ve yaratıcı yeteneklere sahip iki tanrıdır. Bunların sorunu kendilerini zamanı gelince kibarca emekliye ayıramamaları, yerlerini çocuklarına bırakamamaları, bu nedenle kendi çocuklarını yemeleridir. İkisi de çok inatçıdır.
Uranüs-Satürn gezegenlerinin döngüsü tarihte çeşitli düzenlere ve yöneticilere karşı çıkmak şeklinde görülmüştür. Temaları arasında insan hakları, köylülerin, işçilerin huzursuzluğu, ekonomik krizler, askeri hegemonyaya karşı çıkışlar, genetikte, sağlıkta devrimler, uzay teknolojisi ve nükleer güç bulunur. Temel konuları otorite çatışmaları, eski yapıları yıkmak, yenilemek, yasaları çiğnemek, ani bitişler, özgürlüğün sınırlanması, eski ile yeninin, disiplin ile özgürlüğün çatışması, zincirleri koparmak, beklenmedik krizlerdir.
"Özgür olmak istiyorsanız, bunun bir tane yolu var:komşularınıza da aynı oranda özgürlük tanımak."
Carl Schurz